Aralık 28, 2006

Mutlu Bayramlar ve İyi Bir Yeni Yıl Dileğiyle



Birlik ve beraberlik içinde, başarıyla dolu yeni bir yıl ve Mutlu Bayramlar diliyorum. Sevgiler gönderiyorum hepinize.

Aralık 04, 2006

Ömür Dediğin Bir Gündür


Sevgili Arkadaşımız, benim Akidem Candan'ın anneciğini kaybetmesi beni derinden üzdü. Birçok arkadışımızla yüz yüze görüşemesek de blog kanalıyla ve mesajlarla bir yakınlık hissediyorum. Akidem de böyle bir yakınım oldu.Hayat ne garip, ben onun yazdığı esprilerle dolu Pazar sayfasını neşe ile okurken, o sevgili anneciğinin ölümünün şokunu yaşıyormuş. Ben Akidemi, güçlü hayata bağlı ve sevgi dolu bir insan olarak tanıdım. Anneciği böyle bir yavru yetiştirdiği için belli ki çok sevgi dolu muhteşem bir insan. Anısı önünde saygı ile eğiliyorum.Allah sevdiği kullarının incitmeden canını alırmış, öyle olduğunu biliyorum. Cennet mekanı olsun. Akideme de çok büyük güç, sabır diliyorum. Hepimizin er ya da geç tadacağı bu üzüntüler dayanışma ile hafifleyebilir kuşkusuz.Akidem senin yanındayım, güçlü olduğunu biliyorum. Sonsuza kadar geçmeyecek bu üzüntü ama hafifleyecek inan.

Bloğuma birşeyler eklemek için açtığımda bu acı haberle karşılaştım Sevgili Arkadaşlarım. İçimden başka birşey paylaşmak gelmedi.


Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.

Kasım 27, 2006

Kırkyama Güzellikler




Kırkyamaya benzer çalışmalardan oluşan fotoğraflarla neşeli bir haftaya başlamak istiyorum.Tamamen evde bulunabilecek artık kumaşların değerlendirilmesi ile neşeli, insanın içini ısıtacak değişik amaçlarla kullanılabilecek, farklı objeler ortaya çıkarılabiliyor. Yeni yıl yaklaşırken el emeği ufak armağanlar yapmayı istiyorsanız alternatif olabilir diye düşünüyorum. Yaratıcılık, değişik alanlarda ve değişik yoğunlukta, her insanda var olan bir özelliktir. Var olan yaratma potansiyeli, hayata geçirilebilir, aktif edilebilir. Bunun için gerekli olan şey, gerekli ortam ve şartların hazırlanmasıdır. Umarım bu ortam ve şartları bulabilirsiniz. Hepinize çok iyi neşeli, sevgi dolu bir hafta diliyorum...

Kasım 10, 2006

Seni Dünya Durdukça Yaşatacağız...



Atatürkçülük, Türkiyenin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iredesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür. Atatürkçülük, her şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Atatürkçülük bir kurtuluştur, milletçe bağımsızlığa kavuşmadır.

Atatürkçülük, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmadır, batılılaşmadır;bir diğer anlamda da modernleşmedir; hür düşünceyi temsil eder, hürriyet ve demokrasi anlayışıdır.

Atatürkçülük, modern bir toplum hayatı yaşama demektir; laik bir düzen kurma, müsbet bilim zihniyetiyle devleti yönetmedir. Bu iki anlamıyla Atatürkçülük, Türk toplumuna uygun sosyal ve siyasal kurumları kurma ve modern toplum olma demektir.

Atatürkçülük ilkelerini “Temel İlkeler” ve “Bütünleyici İlkeler” olmak üzere iki grupta değerlendirmekteyiz. “Temel İlkeler”: Cumhuriyetçikik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır. “Bütünleyici İlkeler” ise: Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli Birlik ve Bereberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, insan ve insanlık sevgisidir.


Seni Dünya Durduka Yaşatacağız...

Kasım 06, 2006

Türkiye Karaoğlanını Kaybetti


Sn. Bülent Ecevit'in aramızdan ayrılması beni derinden etkiledi.Türk siyasetine dürüstlük ve saygınlığı getiren, ilkeli bir siyaset adamı olan, hepinizin bildiği gibi Türkiye'nin Karaoğlanı için elbette söylenecek çok şey vardır. Mekanı cennet olsun. Türk İnsanı seni hiç unutmayacak...

İnsan

Elbette senden güzel olacaktı
Çizdiğin resim
Yaptığın heykel
Senden büyük olacaktı
Senden Yakışıklı

Elbette senden doğru söyleyecekti
Yazdığın şiir

Elbette senden çok duyacaktı
Söylediğin türkü

Sen olduğundan büyüksün
Sen olduğundan iyisin
Sen olduğundan güzel..


BÜLENT ECEVİT

Ekim 28, 2006

Bayramınız Kutlu Olsun



Birinci Dunya Savasini takiben yillar suren bagimsizlik savasindan sonra, Osmanli Imparatorlugu enkazi uzerine, yine Mustafa Kemal Ataturk'un onderliginde, 29 Ekim 1923'te Turkiye Cumhuriyeti kuruldu. Cumhuriyetin ilanini Turk ulusunu gecmisin karanliklarindan 20. yuzyila tasiyacak bir seri devrimler takip etti. Cumhuriyet ilani ve Turk Devrimi, yalniz Turk ulusu icin degil, yalniz geri birakilmis uluslar icin de degil, butunuyle uygar insanlik icin dikkatle uzerinde durulmaya deger bir devrimdir. Turk Devrimi, tarihimizin en karanlik aninda bize, Turk ulusuna, yepyeni bir yasam ve umut getirdi; bize guc sagladi ve kendimize guven duygusunu verdi; bizi, Turk ulusunu, yalniz bagimsizlik yoluna degil, cok daha degerli, cok daha ender ve bagimsizligin da gercek guvencesi olan ozgurluk yoluna saglam bir bicimde soktu.

Mustafa Kemal olanlari soyle ozetliyordu:

"Ucurumun kiyisinda, yikik bir ulke... Turlu dusmanlarla kanli bogusmalar....Yillarca suren savas... Ondan sonra, icerde ve disarda saygi ile taninan yeni yurt, yeni toplum, yeni devlet ve bunlari basarmak icin araliksiz devrimler... Iste Turk genel devriminin bir kisa anlatimi."

"Bugune degin kazandigimiz basari, bize ancak ilerleme ve uygarliga dogru bir yol acmistir. Yoksa ilerleme ve uygarliga daha ulasilmis degildir. Bize ve gelecek kusaklara dusen odev, bu yol uzerinde duraksamaksizin ilerlemektir."

"Devrimin hedefini kavramis olanlar, onu korumayi her zaman basaracaklardir."

Kendi kendimize sormamiz gereken bir soru var: Biz bu guvene layik olabildik mi? Ataturk'un actigi yoldan onun sagladigi olanaklarla, Cumhuriyeti canlari pahasina bize getiren atalarimizin aziz anilari onunde, alnimiz acik, basimiz yuksekte "Ben sizin bize verdiginiz bu kutsal emaneti korumak, gelistirmek icin elimden gelen herseyi yaptim" diyebiliyor muyuz?

Hepinizin Cumhuriyet Bayramı Kutlu olsun...

Ekim 20, 2006

Mutlu Bayramlar




Hepinizin bildiği gibi Bayram öncesi bir telaş içinde hazırlıklar yapılır. Çoğunlukla arefe günü bile öğleye kadar çalışır sonra gece yarılarına kadar hazırlıkları bitirmeye çalışırdım. Neyseki bu yıl Bayramdan önce 2 gün gibi bir zamanım var bunun için çok seviniyorum.Bu kez de yapmak istediğim şeylerin sayısı o kadar fazlalaştı ki, sanıyorum yine ucu ucuna yetiştirebileceğim. Bloğuma bayram tebriki yazısı eklemeye vaktim olmayabilir endişesiyle bu günden hazırladım.

Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, Ramazan Bayramınız kutlu olsun Sevgili Arkadaşlarım.

Ekim 17, 2006

Kilimlerin Dili

Yahyalı - Ladik

Hotamış - Konya


Hepinizin merak ettiği gibi, kirmizida sevda, yesilde murat, mavide umut, sarida ayriligin islendigi desenlerle Uzun bir hikayesi vardır kilimlerin. Dokunduğu ipağacından dokuyana, ipinden koyunlara, boyasından desenlere ve anılarına kadar uzanır. Bu denli iç içe girmiş desenler mutlaka bu uzun hikayenin özetini oluşturmaktadır. Her ilmiğinde kim bilir hangi türküler söylenmiştir. Gelin ağlatan, eli belinde, dasdar, sığır südüğü, dırmık dişi isimli desenleriyle Boncuklu, Filikli, Masıralı ve Perde olarak adlandırılan çeşitleriyle bu uzun hikayenin adını kilim oluşturmaktadır. Kimi zaman duvarları süslemiştir. Kimi zaman yerde ayaklarımızı okşamıştır. Kimi zaman omzumuzda çiğdem toplamaya giderken azığımızı taşıyan çanta olmuştur. Ve kimi zamanda harman yerinden zahirenin taşındığı çuval olmuştur. Çeyizlerin bir zamanlar gözdesi iken şimdilerde ise turistlerin ilgisi olmuştur.

Kilimlerimizde her motif ve rengin derin bir anlamı vardır. Renklerin ve motiflerin arasında dolaşırken bazen bir anı, bir sevinç veya bir hayal hissedilebilir. Kilimlerimizde karakterize olmuş motifler ve renkler onu dokuyan insanın ve çevresinin bir anlatım aracıdır. Bu yüzden geleneksel ortamda tezgahtan çıkan her parça onu dokuyan insanın bir mektubu gibidir.

Türk Kilimlerinin en önemli bir diğer özelliği de motif ve renklerindeki sembolizm yeteneği veya bir başka ifadeyle anlatılmak istenen olayın anlam yüklü ifadesi olmasıdır. Türk yaygılarında her zaman bulunabilen eli belinde, koçboynuzu, el, tarak, pıtrak, ejder veya su yolunun motif formları, yan yana getirildiğinde bir öykünün ifadesidir. Böylece aslında yayla veya otlaklarda konuşan dil motiflerin dilidir. Yer yaygılarından sedir ve çadır örtüsüne; yastık ve minderlerden eyer örtüsüne bu dil ve kimlik işlenmiştir.

Herbirinin gerçek hikayelerini anlatmak için sanıyorum derin bir araştırma ve bir kitap dolusu bilgi gerekir. Kısaca merakınızı gidermek istedim.

Ekim 13, 2006

Kilimlerimiz


Gaziantep ve Erzurum Yöresi

Doğu Anadolu Yöresi

Çorum ve Adana Yöresi
Hastalığım nedeniyle bıraktığınız mesajlar için hepinize ne kadar teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Tamamen iyileşmeme rağmen ilk günler kadar kötü hissetmiyorum kendimi. Bildiğiniz gibi bir hafta sürüyor ve sanıyorum tatille birlikte tamamen terkedecek bedenimi. Basit bir hastalık gibi görüyoruz çoğumuz gribi ama, insanı melefeye dönderiyor. Şimdi siz Melefe nedir diye düşüneceksiniz. Hemen söyleyeyim Çukurova'da Yorgan Çarşafına Melefe diyorlar. Yani çarşaf gibi seriyor insanı mecalsiz bırakarak. Sizlerden uzak olsun diyerek, benim halıdan daha çok sevdiğim, hepinizin mutlaka evinde hiç olmazsa bir adet bulundurduğunuz, geleneksel kilimlerimizden birkaç adet paylaşmak istedim. Daha çok örnekler var ama aceleyle bu kez bunları paylaşabiliyorum. Hepinize çok iyi bir hafta sonu diliyorum, sağlıkla ve mutlulukla...

Eylül 24, 2006

Hayırlı Ramazanlar



Tüm müslümanların bu önemli günleri bolluk, bereket,sağlıkla geçirmelerini diliyorum.Umarım huzur ve barış içerisinde bir ay geçirmek nasip olur. Hayırlı Ramazanlar.

Eylül 13, 2006

Şişelerin Dili...






Yukarıdaki iki fotoğrafta görülen şişe,18'nci asırda büyükbabam (annemin babası) İstanbul'dan getirtmiş. Büyükannemden anneme verilmiş ve şu an benim sakladığım bir obje.Çocukluğumda uzun uzun seyreder, şişenin içerisine minyatür çiçeklerle süslü bu sandalyenin nasıl koyulduğunu hep merak ederdim. Geçenlerde nette rastladığım aşağıdaki iki fotoğrafta gördüğünüz antika şişelerden yola çıkarak, bende bulunan şişenin menşeini araştırdım. Üzerinde Depose Villacabras yazıyordu.




Bu tür objelerin daha çok hapisanelerde tutuklu kişiler tarafından yapıldığı biliniyor. Muhtemelen Villacabras İspanya Catalunya'da eski bir tutukevi, net bir bilgiye ulaşamadım (ispanyolca çeviri olanağı olmadığı için) ama tam bu isimle anılan bir eski eserin yukarıdaki fotoğrafını elde ettim. Açıkcası heyecanlanmadım desem yalan olur. Elimde tuttuğum bu şişe en az 18'nci asırda İspanyada yapılmış bir eser ve Adana'da bir garibanın vitrinini süslüyor. İnanılacak gibi değil, siz ne dersiniz.


Eylül 07, 2006

Güzel Kandiller...


Yükü sevgi, özü saygı, gücü barış, süsü hoşgörü olan mübarek Miraç kandilinizi

kutlarım. Güzel kandiller..

Ağustos 30, 2006

Bayramınız Kutlu Olsun



Anadolu'da birlik ve beraberliği sağlayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, tüm dünyaya Türk ulusunun yok edilemeyeceğini, Türk vatanının işgal edilemeyeceğini kanlarıyla zafer destanı yazarak kabul ettirmiştir. Türk ulusunun kaderinin dönüm noktası olan büyük zafer, düşmanların tümünün yurttan temizlenmesi ve 29 Ekim 1923'te kurulan cumhuriyetle tamamlanmıştır. Bu şanlı destanı yazanların başında Gazi Mustafa Kemal Paşa ile onun komutanları ve askerleri ile cepheye yalınayak cephane ve yiyecek taşıyan dedelerimize ve ninelerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum. Hepinizin Zafer Bayramı Kutlu olsun...

Ağustos 23, 2006

Gümüş ve Camın Buluşması

 
 

Nette tesadüfen gördüğüm bu harika yüzükleri size de göstermek istedim. Çok nadir takı kullanıyorum, almasını severim ama düzenli takamam. Cam Boncuk ile gümüş o kadar güzel dizayn edilmişki bloğuma taşımadan duramadım. Daha fazlasını görmek için "www.minacamtaki.com" adresine bir bakın isterseniz.Picasa link kopyalatmadığı için bu şekilde yazdım.Aslında cam boncuk yapmak özel yetenek isteyen bir iş, ayrıca eğitim almak da şart. Herşeye hevesleniyorum ama ne yapacak zaman ne de ortam var. Bu güzellikleri yapanları tebrik etmek ve başarılar dilemekten başka ne diyebilirim. Posted by Picasa

Ağustos 16, 2006

Ömrümüz Bir su, İçiyor Yıllar




Takvimlerden haberin yok mu geçiyor yıllar

Bana küsmüş yüzüme gülmez zalim aynalar


Kimimiz yorgun, kimimiz pişman, kimimiz isyankar

Aci gercek bu ömrümüz bir su ; içiyor yillar..


Vakit geç olmuş dönülmez yolmuş yürek bin pişman

Bundan böyle bana meyler dost geceler düşman

Hani nerde beklenenler? Medet umduk senelerce

Anılar hep dolu dizgin, Bana hayır yok gecelerden..


Vakit geç olmuş dönülmez yolmuş yürek bin pişman

Bundan böyle bana meyler dost geceler düşman



Biraz arabesk takılıyorum bugün, hüzün yaptım kendi kendime. Günün anlamını ve duygularımı aktarabilmek için bu şarkıyı seçtim. Bugün böyleyim idare edin beni sevgili arkadaşlarım.

Ağustos 14, 2006

Rulo Kurabiye



Hafta sonu yine denizle kucak kucağa bir tatil geçirdim:) Suyun insanın stresi aldığı ve iştahını açtığı hepimizce malum. Yemek için bahane çok:) Bir de ben ikindi çaylarını kurabiye ile çok severim. (Candancığım boşuna Kurabiyem demiyor bana:)) Bu nedenle duyduğum, yediğim tüm kurabiye tariflerini denemeye çalışırım. TV de bir kanalda rastladığım basit bir tariften yola çıkarak yukarıdaki kurabiyeyi yaptım yazlıkta çok beğendiler, ben de beğendim ama bir dahaki sefere biraz değişiklik yapacağım. Çünkü biraz daha tatlı seviyorum, hafif geldi bana.

Malzeme

  • 1 paket Margarin (Teremyağ 250 gr)
  • 2 adet Yumurta
  • 1 su bardağı Pudra Şekeri (Bana az geldi)
  • 1 adet kabartma tozu
  • Aldığı kadar un
  • 2 tatlı kaşığı kakoa
  • Dövülmüş ceviz



Oda sıcaklığında yumuşak margarinle birlikte yumurta, şeker ve kabartma tozunu birlikte iyice karıştırın. Pürüzsüz hale gelince elenmiş unu yavaş yavaş dökerek ele yapışmayacak bir hamur haline getirin. Hamuru buzdolabında yarım saat dinlendirin.Çıkardıktan sonra 2 parçaya ayırın ve bir parçasına, az süt ile erittiğiniz kakoa'yı karıştırarak iyice yoğurun. İki parça hamuru da ayrı ayrı çok bastırmayarak açın ve üst üste koyun. İçerisine dövülmüş ceviz serperek rulo haline getirin. Bu işlemi yaparken ruloyu ortadan kenarlara doğru biraz uzatmaya gayret edin. Rulonuzu 1.5/2 cm kalınlığında (isteğe bağlı) kestikten sonra yağlanmış tepsiye dizerek önceden ısıttığınız 175 derece fırında 20 dakika kadar pişirin.



Aslında çok fazla yemek paylaşmak istemiyorum ama bu aralar hobby üretimleri azaldığı yemek üretimi çoğaldığı için paylaşmak istedim. Hepinize iyi bir hafta diliyorum.

Ağustos 01, 2006

Duyarlı Olmalıyız





Akaryakıt konusunda canından bezmiş bir vatandaş olarak, yukarıda gördüğünüz yeni trend stickerleri paylaşmak istedim. Gerçi ne değişecek diyeceksiniz ama yine de duyarlı olmamız gerçekten çok önemli.

Kurşunsuz benzinin rafineri çıkışı 95 Yeni Kuruş, pompa satış fiyatı 3.09 YTL!.. Aradaki fark, insafsız vergilerden kaynaklanıyor!..
95 Yeni Kuruşa; 1.36 YTL ÖTV, 41 YKrş KDV, 1 YKrş EPDK Payı, 36 YKrş da bayi kárı ekleniyor. Böylece satış fiyatı 3.09 YTL oluyor.Yapılan zam tutarını, rafineri çıkış fiyatına oranladığımızda, gerçek zam yüzde 50’yi aşıyor. Hal böyle olunca benzine gelen zam yoğurt fiyatlarını bile etkiliyor. Peki maaşlar aynı oranda artıyormu? 2006 yılının ilk altı ayı için % 2.5. Varın siz kıyaslayın. İnsaf diyorum Dünya'nın en pahalı benzinini kullanan ülkeyiz. Ülkemizi yönetenler eminim bu birincilikle övünüyorlardır...

Temmuz 19, 2006

Süt Şişesinin Değişimi



Ben bu kağıt kırkyamayı çok sevdim, kısa zamanda çöpe giden objeler kılık değiştiriyor. Yukarıdaki fotoğraftaki vazo süt şişesi idi, makasla üst kısmını düzgünce kestim. Daha önce yaptığım Kağıt Kırkyama Kutu'da uyguladığım teknikle dergi sayfalarından gelişigüzel küçük parçalar kopardım.Kağıt parçalarını duvar kağıdı tutkalı ile şişeye istediğim şekilde yapıştırdım. Acil ihtiyaçlar için süper bir kurtarıcı.




Bildiğiniz gibi geçen haftadan beri sıkıntılar yaşıyorum, şükür herşey yoluna girmeye başladı. Hiper tansiyonları olanların deniz seviyesindeki rakımlarda yaşamalarını tavsiye eder doktorlar. Basınç ne kadar az olursa o kadar iyidir hasta için. Hem bu nedenle hem de ailemin annemle ilgilenebilecek diğer fertleri zorunlu olarak 1 hafta Adana'dan ayrılacak olmaları nedeniyle, ben de bu Cuma'dan itibaren 1 hafta izin kullanacağım ve annemi yazlığa götürüp orada bakacağım. Umarım herşey yolunda gider ve ben de biraz dinlenirim. Herkes kendisine dikkat etsin lütfen ve az yemeğe, spor yapmaya, sağlıklı olmaya gayret etsin. İnsan çok gençken önem vermiyor ama geleceği düşünerek şimdiden yatırım yapın sağlığınıza diyorum.Kendimi bildim bileli sofradan doymadan kalkmaya alıştım, hala da devam ediyorum.Kilo almak fobi haline geldi artık bende. Böyle yaşamaya alışmak inanın sağlık açısından daha avantajlı.Mutlu, sağlıklı günler diliyorum herbirinize, şimdilik hoşçakalın.

Temmuz 07, 2006

Pırıltılı Çerçeve



Yukarıdaki çerçeveyi boyamak için almıştım. Zımparaladım, iki kat koyu yeşil ahşap boya ile boyadım. Kuruduktan sonra hepinizin eskiden beri kullandığı, klasik beyaz mumla, aynı yönde mumu bastırarak çerçeve yüzeyine sürdüm. Akabinde tabana kullandığım yeşili, sarı ile biraz açarak çerçeveyi tekrar boyadım. Kuruduktan sonra sert bir cisim ile (ben kemik tarak kullandım) üzerinden zımparalar gibi mumu kazıdım ve alttaki koyu renklerin (mumlu kısımların altı)çıkmasını sağladım.Daha sonra çerçevenin tüm yüzeyine transfer tutkalı sürerek evdeki karışık kum boncuklarını serptim. Kuruduktan sonra vernikledim ve köşesine silikonla çiçekleri yapıştırdım. Mumlama tekniği eskitme işinde oldukça hoş oluyor, ilk denememdi benim. Aslında hayal gücüne bağlı olarak daha iyi şeyler çıkarılabilir ortaya.Hepinize mutlu, sağlıklı bir hafta sonu diliyorum.

 Posted by Picasa

Temmuz 04, 2006

Nazlı Bebek 1 Yaşında





Havai Fişek gösterisi için bir fırsat bulmuşken değerlendirmek istedim.Evet sevgili arkadaşlarım; sizlerden başka hergün bloğumu ziyaret edip sessiz kalan izleyicilerim ve tesadüfen gelip hemen terkeden yaklaşık 292.000 kişi...Bugün bloğum 1 yaşına girdi. İyi ki de blog açma fikrini benimsemişim. Sanal ortamda çoğu zaman amaçsız dolaşırken şimdi bloğum sayesinde gönlü güzel, çalışkan, paylaşmayı seven birçok arkadaşım oldu.. Yeni teknikler, fikirler öğrendim, daha üretici olmaya,hep iyi birşeyler paylaşmaya gayret ettim. Gelecek yıl aynı tarihde 2. yılını kutlamayı çok isterim. Doğal olarak paylaşmayı istediğim objeler, işler tükenecek ama ben vazgeçmeyeceğim. Yenilerini eklemeye ya da hobby dışındaki konularlada sohbet etmeyi sürdüreceğim. Blog çok iyi bir iletişim aracı, sizlerden vazgeçmeye hiç niyetim yok. Hepinizi çok seviyorum, hiç birinizle olumsuz bir şey yaşamadım ve umarım böyle devam eder. Yüz yüze gelebilmeyi başarabilseydim size mutlaka aşağıdaki pastayı ikram ederdim. Siz öyle sayın yine de. Sayın Hakkı Devrim'in meşhur deyişiyle "Ömrünüze bereket" diyerek sevgilerimi gönderiyorum herbirinize.


Temmuz 03, 2006

Keten Mendil Kutuları



Sörf yaparken nette rastladığım mendil kutuları bunlar. Dikiş bilenler çok kolay bir şekilde artık kumaşlardan dikebilirler. Çok beğendim ben, fikir verme açısından paylaşmak istedim. Herkese iyi bir hafta diliyorum

Haydi Kızlar Sergiye





Ressam arkadaşımız Sevgili Mamila'nın yanında olduğumu hissettirmek ve çok uzaklardan hiç olmazsa sanal buketimi göndermek istedim. Nice başarılı sergiler Mamilacığım...

Haziran 29, 2006

Kağıt Kırkyama


Plastik yoğurt kaplarından birine acıdım çöpe gitmesin diye, birazcık uğraştım. Hedefim düğme kutusu yapmaktı. Bizde eskiyen elbiselerin düğmeleri (bu arada söylemek istiyorum, hiçbir elbiseyi eskitemedim ben:)) bir kutuda saklanır ve ihtiyaç doğduğunda kutuda uygun bulunursa oradan dikilir.Kumaşdan kırkyama olurda kağıtdan olmazmı düşüncesiyle, eski dergi sayfalarından bütünlük sağlayacak renkleri seçerek çıkardım. Kağıtları düzensiz bir şekilde elimle parçaladım ve bolca duvar kağıdı tutkalı sürerek, gelişigüzel yapıştırdım.Hava kabarcığı kalmamasına, ek yerlerinin düzgün olmasına dikkat ettim. Açık havada kuruttuktan sonra pilot kalemle ekyerlerini zigzag çizerek belirginleştirdim.Bazı motiflerin üzerine eflatun pul ve ağız kısmına 2 sıra ince kordon yapıştırdım. Daha önce bu yöntemli bir hanım Derya Baykal'ın programında anlatmıştı.



Yoğurt kabının içini ve alt kısmını da aynı yöntemle kapattım. Sadece vernik işi kaldı, sprey vernikle tamamlayacağım. Aslında fotoğraflarken her açıda farklı desen ve kompozisyon çıktı, çok fotoğraf olmasın diye sadece ikisini koydum bloğa.Ne dersiniz işe yaramışmı arkadaşlar.

Haziran 23, 2006

Yaşama Enerji Katalım

relax800x600

Son günlerde aynı eksende dönmekten çok yoruldum. Yaşama yeni bir enerji katabilmek için kısa sürede olsa mekan değiştirmek, farklı şeyler yapmak bana çok iyi gelir. Her yıl Mayıs ayında yazlık sezona başlardık, bu kez geciktik. Aslında gideceğim yerde de temizlik, düzen, alışveriş beni bekliyor ama yine de denize girebileceğim, elime kitabımı alıp birkaç sayfa okuyabileceğim ve dağdan denize eserken evime uğrayan mis gibi çiçek kokulu havayı içime çekebileceğim. Velhasıl kısa da olsa iyi gelecek bana. Serracığımın sende mi dediğini duyar gibiyim. Sadece 3 gün sonra kısmet olursa yine burada olacağım ve bu yaz boyu becerebilirsem ayrı ayrı zamanlarda birer haftalık 2 kez tatil yapacağım. Zaten yıllardır 15 gün izni bir defada hiç kullanmadım, hep ekonomik kullanıyorum anlayacağınız. Salı günü tekrar görüşmek üzere sevgili arkadaşlar hoşçakalın, kendinize yeni enerjiler katmaya çalışın. Hepinizi çok seviyorum.